BİZ NEYİ BİLİYORUZ?

Bildiğim bir şey varsa, o da hiçbir şey bilmediğimdir,” demiş bilen biri.İlmin kapısı Hz. Ali de “Bilmediklerim ayaklarımın altına konulsaydı, başım arşa değerdi,” diyor. Peki, biz ne biliyoruz? Bildiklerimiz gerçekten dünya ve ahiretimize faydalı bilgi midir? Tartışılır.
Aslında kendini bilen, her şeyi bilme noktasında bir yere gelmiş demektir. İlim, ilim demektir; ilim kendini bilmektir. “Sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır,” diyor Yunus Emre.
Günümüzde gençlerin “biliyoruz” dedikleri şeylerin bilgi dışında olduğu kesin. Sosyal medyayı bilmek, insanlığa faydalı şeyleri bilmemek bilgi değil, bilgisizliktir. O halde bilgi, birikimli olmak ve çok okumaktan geçer. Çok okuyan toplum gelişir, teknolojiyi yakalar, ileri gider. Okumayan sadece seyirci kalır, mahkûm olur.
Bilginin sınırı yoktur. Peygamberimiz (s.a.v.), “Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?” diye buyuruyor. Elbette bilen kazanacak, bilmeyen kaybedecek. Günümüz dünyasındaki gelişmeler ve yaşananlar buna en iyi örnektir. Ar-Ge yapan, gelişiyor, geliştiriyor ve yükseliyor. Yapmayan ise sadece aşağıdan seyirci kalıyor.
Sosyal medyada boşuna zaman öldürüp kahkaha atarak mutlu olanlar, günü gelince bunun bedelini hem kendisi hem de toplum fazlasıyla ödeyecek. Japonlar, atom bombası yedikten sonra çocuklarına o bölgeyi gösterip “Eğer çalışmazsanız, böyle olursunuz,” diyerek onları motive ediyor. Geleceğe umutla baktırıp bilginin kıymetini anlatıyorlar.
Biz, bu toplumun birer yurttaşı olarak onlardan geri kalmamalıyız. Mazimiz buna izin vermez; yozlaşma bize yakışmaz. Biz aslında hiçbir şey bilmiyoruz. Bildiklerimiz yeterli gelmiyor. Geldiğimiz nokta, şehrimiz ve ülkemiz bunun en iyi göstergesidir.
Herkes bildiği kadar görür. Bildikçe bakış açısı değişir. Bunlarla beraber kendisi, ailesi, şehri ve toplumu da değişecektir. Bu değişim, bir atılım olacak ve başarıya giden yolun kapısını açacaktır.
Haydi, hepimiz kendimizi, ailemizi, çocuklarımızı ve yurdumuzu kalkındırmak için gece gündüz demeden çok çalışalım. Gayret edip zirveye çıkalım. Bu, asil millet olmanın gereğidir.