Güncel

11 ilden 11 gazeteci anlatıyor: İki yıl oldu, depremin yaraları hâlâ sarılamadı

6 Şubat depremlerinin ikinci yıldönümünde, yıkım yaşanan 11 ilden 11 gazeteciyle konuştuk. Yerel medyanın çoğu çalışanı bu zor süreçte ya mesleği bıraktı ya da ayakta kalmak için eskisinden bile zor..

11 ilden 11 gazeteci anlatıyor: İki yıl oldu, depremin yaraları hâlâ sarılamadı

6 Şubat depremlerinin ikinci yıldönümünde, yıkım yaşanan 11 ilden 11 gazeteciyle konuştuk. Yerel medyanın çoğu çalışanı bu zor süreçte ya mesleği bıraktı ya da ayakta kalmak için eskisinden bile zor şartlarda gazetecilik yapmaya çalışıyor. Yıkımın büyük olduğu illerde reklam veren sayısının azalması, artan kiralar ve bitmeyen internet kesintileri gibi birçok sorun bugün de dile getiriliyor.

 

Merkez üssü Kahramanmaraş olan 6 Şubat 2023 depremlerinde, 11 ilde 50 bini aşkın insan hayatını kaybetmişti. Afet, Türkiye’nin doğusunu ve güneyini kapsayan geniş bir coğrafyada özellikle yerel haber kuruluşlarının uzun bir süre faaliyetlerine ara vermesine veya çok daha zor şartlar altında çalışmaya devam etmesine neden oldu.

Büroları yıkılan, teknik ekipmanlarını kaybeden ve ekonomik sorunlarla boğuşan gazeteciler, bir yandan topluma hizmet etmeye çalışırken diğer yandan iki yıldır kendi yaralarını sarmaya çabalıyor. Çadırlardan konteynerlere uzanan zorlu süreçte birçok yerel gazete kapanırken, ayakta kalanlar ise dijitalleşmeye yönelerek varlıklarını sürdürmeye çalışıyor. 11 ilden 11 gazeteciye son durumu sorduk.

 

Elazığ: Deprem sonrası medyada dijitalleşme hız kazandı ama zorluklar sürüyor

Elazığ’da gazetecilik yapan Recai Güçlü depremin bu kentte de medya sektörünü ciddi şekilde etkilediğini vurguladı:

    • Yerel gazeteler, televizyon kanalları ve dijital haber platformları, deprem sürecinde hem teknik hem de ekonomik zorluklarla karşılaştı. Bazı yerel medya kuruluşlarının ofisleri hasar gördü, elektrik ve internet altyapısındaki aksaklıklar nedeniyle yayınlar sekteye uğradı. Deprem sonrası bilgi kirliliğiyle mücadele eden basın mensupları, güvenilir habercilik yapabilmek için büyük çaba harcadı. Geleneksel medya kuruluşları, sosyal medya platformlarını daha etkin kullanarak depremzedelere ve yardım kuruluşlarına hızlı bilgi ulaştırmaya çalıştı. Deprem sonrası Elazığ’daki yerel basın yeniden toparlanma sürecine girerken hem ekonomik hem de teknolojik anlamda yeni arayışlara yöneldi. Dijitalleşme hız kazandı, ancak yerel gazeteler maddi imkânsızlıklar nedeniyle baskı süreçlerinde zorluklar yaşamaya devam etti. Özellikle bağımsız gazetecilik açısından, reklam ve fon desteği olmadan sürdürülebilir bir medya ortamı oluşturmak zorlaştı. Zaten finansal olarak zorlanan yerel gazeteler, reklam gelirlerinin düşmesi ve matbaa süreçlerindeki aksamalar nedeniyle daha büyük maddi sıkıntılar yaşadı. Buna rağmen, yerel medya toplumsal dayanışmayı artıran haberler ve halkın sesi olma misyonuyla varlığını sürdürmeye çalışıyor.

Hatay: “Her zorluğu ve uygun olmayan şartları bir arada yaşadık”

Hatay Basın Cemiyeti Başkanı (HBC) Başkanı Hikmet Otuzbir depremin en çok etkilediği bu ilde o günlerde yaşananları şu sözlerle hatırlattı:

  • “Asrın felaketi” [diye nitelenen] depremlerde işyerlerimiz hasar aldı. Antakya ilçemizin %80’i yerle bir oldu. İşyerlerimizin yıkılmasıyla çalışma ofisimiz ve demirbaşlarımız enkazda kaldı. Bir anda boşluğa düşüp kurtarabildiğimiz cep telefonumuzdan haber yazarak paylaşımlar yapmaya başladık. İlk 4 gün kadar internet çalışmadı. Her zorluğu ve uygun olmayan şartları bir arada yaşadık.

Sonrasında işyerlerine geri döndüklerini belirten Hataylı gazeteci, buna karşın ildeki yerel medyanın en büyük sorunun gelir yetersizliği olduğunu vurguluyor.

Adıyaman: “Basının durumu her geçen gün kötüye gitti”

Adıyaman’da haftalık olarak yayın yapan Medya Tek Gazetesi’nin sorumlu yazı işleri müdürü ve Tek FM’in imtiyaz sahibi Selahattin Alptekin, 6 Şubat depremleri sonrasında basının durumunu şöyle değerlendirdi:

  • 6 Şubat depremleri Hatay ilinden sonra en çok Adıyaman ilini etkiledi. Deprem sonrasında basının durumu her geçen gün kötüye gitti. Ayrıca Adıyaman’da basın mensuplarının işyerleri depremde yerle bir oldu. Gazetecilerin hayatları boyunca dişinden tırnağından kısarak kurdukları büroları depremde yok oldu. Böylesine zor şartlarda ilk etapta çadırlarda kalarak mesleğimizi icra etmeye çalıştık. Bir radyo sahibi olarak depremin ilk haftasında çadırdan yayın verdik. Daha sonrasında yaz mevsiminin kavurucu sıcağından dolayı bütün cihazlarım yandı. Buna rağmen mesleğimi bırakmadım. Daha sonraki süreçlerde çadırdan konteynerlere geçtik.
  • Basın olarak şu anda basın sitelerinde hizmet vermekteyiz. Ancak depremde şehir merkezimiz yerle bir olduğu için radyolara ve haftalık gazetelere reklam veren firmalar kalmadı. Depremle birlikte hayat pahalılığı da arttı. Şu an da her gün her şeye gelen zamlardan sonra haftalık gazetemizi basamıyoruz. Aynı zamanda radyomuzun hem şehir merkezinde hem de dağdaki vericilerinin elektrik faturalarını ödemekte sıkıntı yaşıyoruz. Depremle birlikte ev ve işyeri kira bedellerine yüksek oranda zam geldi. Bu zamlardan sonra ayakta kalmak zor. Bir defa basına destek konusunda hiç kimse elini taşın altına koymuyor. Depremden önce faal olan haftalık gazetelerin hiçbiri şu anda baskı yapamıyor. Adıyaman’da basın şu anda çok zor günler geçiriyor. 6 Şubat depremlerinde 14 gazeteci meslektaşımızı kaybettik, onları da saygı ile anıyorum.

Kahramanmaraş: “Depremden sonra medyada işten çıkarmalar ve ücretsiz izin yaygınlaştı”

Depremin merkez üssü olan Kahramanmaraş’ta basının durumunu değerlendiren gazeteci Osman Tuğrul Tuğ şunları söyledi:

  • 6 Şubat 2023 depreminin ardından Kahramanmaraş’taki gazeteciler ve basın mensupları birçok zorlukla karşı karşıya kaldı. Öncelikle, işyerlerimizin yıkılması nedeniyle çalışma alanı bulmak büyük bir sorun hâline geldi. Yeni yer kiralamak isteyenler ise fahiş kira fiyatlarıyla karşılaştı. Depremin ekonomik etkileri nedeniyle esnaf, sanayi kuruluşları, kurumlar reklam ve ilanlara ilgi göstermedi. Bu durum, medya kuruluşlarının gelirlerini ciddi şekilde azalttı. Aynı zamanda internet altyapısındaki yetersizlikler, haber takibi ve yayıncılık faaliyetlerini aksattı. Gazeteciler, felaketin boyutunu ve insan hikâyelerini aktarırken uzun süre travmatik sahnelerle karşı karşıya kaldı. Bu süreç, birçok meslektaşımızda tükenmişlik sendromu, kaygı ve travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik sorunlara yol açtı. Deprem sonrası ekonomik darboğaza giren medya kuruluşlarında işten çıkarmalar ve ücretsiz izin uygulamaları yaygınlaştı. Özellikle serbest çalışan (freelance) gazeteciler maddi destekten yoksun kalırken, sigortasız ve güvencesiz çalışma koşulları daha da zorlaştı. Tüm bu sorunlar, Kahramanmaraş’ta gazeteciliğin sürdürülebilirliğini ciddi şekilde tehdit ediyor.

Malatya: “Hâlâ basın konteynırlarında çalışmaya devam ediyoruz”

“6 Şubat’ta enkaz altında kaldık” diyerek sözlerine başlayan Malatya Gazeteciler Cemiyet Başkanı Vahap Güner şu konulara değindi:

  • 6 Şubat sabahı Malatya ilimiz Kahramanmaraş merkezli depremlerle sarsıldı, halk sokağa indi, ikinci deprem Malatya’yı yerle bir etti. O gün Ankara’da Medya İş’in kongresindeydik. Medya İş deprem bölgelerine araçlarını gönderdi. Ankara Gölbaşı Belediyesi’nden temin edilen bir çadır, ekmek, su ve kurtarma ekipmanlarıyla birlikte Medya İş’in aracıyla Malatya’ya hareket ettik. Uzunyayla’ya vardığımızda Malatya’dan hareket hâlindeki araçların yoğunluğu felaketin boyutlarını gösteriyordu. İlk iş olarak enkaz başlarında çalışan kurtarma ekiplerine Medya İş’in ekipman desteğini ulaştırdık. Malatya Gazeteciler Cemiyeti olarak Medya İş’in gönderdiği çadırı kurduk, Anadolu Ajansı çalışanlarıyla birlikte yerel basının çalışmasına olanak sağladık. 3 ay süreyle Medya İş Başkanı Sezai Ballı ve Başkan Yardımcısı Sefa Özdemir’in destekleriyle gazeteciler mesaiye basın çadırında başladılar. 2 yıl geride kaldı, şimdi basın konteynırlarında çalışmaya devam ediyoruz. Zor günlerde yanımızda olan dostlarımızı da hatırladık.

Osmaniye: 17 gazete, 3 radyo hâlâ yayın yapamıyor

Osmaniye’deki haber medyasının deprem sonrasında yaşadıklarını gazeteci Mustafa Bardakçı şöyle özetledi:

  • 6 Şubat depremlerinin ilk gününde Osmaniye’deki tüm yerel radyolar sustu. Meşale, Radyo İhsan, Radyo 80 ve Radyo Gönül’ün binaları hasar gördü. O günden bugüne gelindiğinde Radyo 80, Radyo Meşale ve Radyo İhsan hâlâ yayında değil. Matbaaları hasar gören gazeteler kendilerini toparlıyorlar, 12 haftalık gazete yayınlarını hâlâ yapamıyor. Şu anda Osmaniye merkezde Yeni Bakış ve Haberde Önder isimli iki haftalık gazete yayın yapıyor. Günlük gazetelerden Hasret, Yurt, Aydın Osmaniye ve Akdeniz gazeteleri günlük olarak yayındalar. Mustafa Düzenli’nin “Yeni Adımlar” gazete bürosu, Mustafa Bardak’ın “Yeni Bakış” gazete bürosu depremin ilk günü büyük hasar aldı, teknik cihazlar enkazda kaldı. Gazete ve yerel radyo sahipleri hiçbir kurumdan destek görmedi. “Geçmiş olsun” bile denilmeyen medya mensuplarımız var. Örneğin bana valimiz ve belediye başkanımız “geçmiş olsun” diye telefon bile açmadı. Depremden aylar sonra kendi olanaklarımla yeni bilgisayar, masa, sandalye alıp 10 metrekarelik bir yerde çalışmaya başladım. Deprem öncesi 9 günlük olmak üzere 12 dolayında haftalık gazete yayınlanıyordu, günlük gazeteler 4’e düştü. Medya ve Kınık gazeteleri internet ortamına geçip basılı gazeteciliği bıraktı. Diğerleri de 4 sayıya geriledi, haftalık gazeteler ise 2’ye indi.
  • Gaziantep: “O travmaları yaşayan, kaydeden ve anlatan gazeteciler olarak normalleşebildik mi?”Gaziantep’te yaşananları da gazeteci Mehmet Hanifi Kılıç‘tan dinliyoruz:
    • Deprem anında bir haber yazmak için bilgisayarın başındaydım. Kelimelerin anlatmaya yetersiz kaldığı, ancak yaşayanların ve felaketten sağ kurtulanların bilebileceği o dehşet dolu anların hemen ardından ilk işimiz ailemizi güvene almak (artık ne kadar yapabilirsek) ve sahaya çıkıp depremin dehşetini, korkunç boyutlarını dünyaya iletmek için çaba göstermek oldu. Gazeteciliğin doğası gereği hamile eşini, hasta annesini geride bırakıp günlerce dondurucu soğukta, enkaz yığınları arasında görev yapan medya mensubu arkadaşlarla deprem bölgesinde beraber çalıştık. Bir gazeteci olarak şahit olduğumuz trajediler aslında yüzlerce romana ve onlarca filme konu olabilir. G
    • Gaziantep şehir merkezinde depremin yol açtığı hasar diğer illere oranla düşük olsa da Nurdağı ve İslahiye ilçelerindeki yıkım inanılmaz boyuttaydı. Nurdağı ilçesi adeta atom bombası atılmış gibi haritadan silinirken İslahiye ilçesi ise çok büyük yıkıma uğramıştı. Birçok köy sadece enkaz yığınından ibaretti. Bizler gazeteci olarak görevimizi yaparken bazen gözyaşları döktüğümüz acılara tanık olduk, bazen de gözyaşı dökemedik, çünkü gözyaşı dökecek dermanımız kalmamıştı. Enkaz altında çok sayıda meslektaşımızı yitirdik. Geride hüzün dolu anılarımız kaldı. Bir kez daha tarihe tanıklık edip bir felaketi dünyanın dört bir yanına ilettik. Acılarımızı içimize gömüp sadece görevimizi yaptık. O travmaları yaşayan, kaydeden ve anlatan gazeteciler olarak sonradan normalleşebildik mi?

    Şanlıurfa: “Tükenme noktasına geldik”

    Şanlıurfa’da yaşayan gazeteci Hasan Ray, 6 Şubat depremlerinden habercilerin yaşadıklarını şu sözlerle ifade etti:

    • Deprem sürecinde basın mensupları özellikle sahada çok ciddi sıkıntılar yaşadı. Ofisi hasar alan, ailesini alıp kırsala yerleşmek zorunda kalan, yakınlarını kaybeden meslektaşlarımız oldu. Son yıllarda yerel medyada yaşanan sorunlara depremden kaynaklı sorunların da eklenmesiyle hâlâ maddi ve manevi sorun yaşayan meslektaşlarımız var. Bizler gazeteciler olarak bu süreçte depremzedelerin sesi olmak adına gece-gündüz demeden çalıştık. Ancak bizler birer depremzede olarak kendi sorunlarımızı anlatacak, çözüm isteyecek bir muhatap bulamadık ve hâlâ da bulamıyoruz. Kıt olan imkânlarımız deprem ve beraberinde gelen sel felaketiyle tükenme noktasına geldi.

    Adana: Cemiyet binası gazetecilere sığınak oldu

    Adana, çevre illerden gelen depremzede gazetecilerin sığındığı başlıca illerden biri olmuştu. Uzun yıllardır bu güney ilinde gazetecilik yapan Tevfik Dinçkalmış durumu şöyle anlatıyor:

    • Adana’da yıkılan gazete bürosu olmadı. Artçı depremlerin olması tüm vatandaşları huzursuz ederken bundan basın mensupları da nasibini aldı. Artçı depremlerden dolayı kendi bürolarında çalışamayan basın mensupları Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’ne (ÇGC) sığındı.  ÇGC, sosyal tesislerinin kapılarını üyeleri ve tüm basın mensupları için açtı. Tek katlı binası ve geniş bahçesiyle depreme karşı çok katlı binalara oranla daha güvenli olan ÇGC Sosyal Tesisleri 6 Şubat günü sığınma sorunu yaşayan üyeleri ve aileleri için toplanma merkezi hâline getirildi. Adana’da çok sayıda günlük gazete çalışmalarını ÇGC tesislerinde haberlerini hazırlayıp baskıya hazır hâle getirdi ve gazetelerini okuyucularıyla buluşturdu.

    Diyarbakır: “Benzeri afetlerin ortaya çıkaracağı riskler devam ediyor”

    6 Şubat depremleri sonrasında Adıyaman’dan yaptığı haberlerle depremzedelerin yaşadıkları anbean aktaran Diyarbakırlı gazeteci Sıddık Eren basının bugünkü sorunlarına vurgu yaparak şu ifadeleri kullandı:

    • Basın ve basın mensupları da depremden ciddi şekilde etkilendi. Diyarbakır özeline baktığımız zaman birçok gazeteci günlerce dışarıda ve araçlarda kalmak zorunda kaldı. Ailelerine çare aramanın yanı sıra toplumu yaşanan olaylardan haberdar etmek büyük zorlukların yaşanmasına neden oldu. Gazetecilik ve medya görevi yürüten yerlerin yıkılması ve yeni depremlerde yıkılma korkusu, araç ve haber üretme yeri bulma sorunlarının uzun süre yaşanmasına, enerji kaynaklarına ulaşımın zorlaşmasına neden oldu. Birçok medya kurumu uzun süre işlevsiz kalmak zorunda kaldı. Yeniden toparlanma çalışmaları sürse de hâlâ deprem ve benzeri afetlerin ortaya çıkaracağı riskler devam ediyor. Uzmanların sürekli dikkat çektiği gibi hem medya kurumlarının hem de bütün toplumun deprem ve afetlere karşı dayanıklı hâle getirilmesi bir zorunluluk olarak önümüzde duruyor.

    Kilis: “Vatandaşlarımızın yaşadığı çaresizliği biz gazeteciler de yaşadık”

    6 Şubat depremleri sonrasında Kilis basınının yaşadıklarına değinen gazeteci Mehmet Reyhanlı ise şunları söyledi:

    • 6 Şubat Kahramanmaraş depremini Kilisli gazeteciler olarak bizler de yakinen, derinden yaşadık. Diğer iller kadar olmasa da bizler de yıkımlara ve ölümlere şahit olduk. 6 Şubat felaketinden en çok etkilenen gazetelerden biri de biz olduk. Depremde matbaamız ağır hasar aldı ve daha sonra valilik tarafından boşaltıldı. Zaten yıkıma gerek kalmadan da kendiliğinden yıkıldı. Yaşamış olduğumuz 4 katlı bina yapılan kontrollerde orta hasarlı olarak tespit edildi. Haftalarca evimize giremedik. Kilis’e yakın olan köyümüzde bulunan tek katlı baba ocağına sığındık. Maalesef yaşanan felaket sonrası yaklaşık 10 gün gazetemizi çıkaramadık. Basın İlan Kurumu daha sonra bize gereken desteği verdi. Basın İlan Kurumu yetkililerimiz maddi desteğin yanı sıra ilimize bizzat gelerek dertlerimizi dinlediler. Her konuda yardım etmeye hazır olduklarını belirttiler. Buradan kendilerine ve tüm Basın İlan Kurumu çalışanlarına teşekkür ediyorum. Geceleri köyde kalsak da gündüzleri Kilis’e gelerek görevimizi yapmaya çalıştık. Vatandaşlarımızın yaşadığı çaresizliği biz gazeteciler de yaşadık. O günlerde yıkılan, yan yatan ve ağır hasar gören binaların görüntüleri hâlâ gözlerimizin önünde. Rabbim bizlere o günleri bir daha yaşatmasın.

     

 

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

methpedia.org plantingdandelions.com https://oncoswisscenter.com/ https://gpszakamion.com/ munich business
https://man1tabalong.sch.id/vendor/ https://man1tabalong.sch.id/img/

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL