Medeniyet denince gelişmiş bir topluluk, tarihe damga vurmuş uygarlıklar akla gelir. Medeniyetin tarifinde dört temel kavram; yeni düşünce ve anlayışlar, sosyallik, medenilik ve şehirliliktir. Kültür yaşanır, medeniyet öğrenilir. Kültür toplumu,..
Medeniyet denince gelişmiş bir topluluk, tarihe damga vurmuş uygarlıklar akla gelir. Medeniyetin tarifinde dört temel kavram; yeni düşünce ve anlayışlar, sosyallik, medenilik ve şehirliliktir.
Kültür yaşanır, medeniyet öğrenilir.
Kültür toplumu, medeniyet bireyi öne çıkarır.
Kültür kimi zaman akıl dışı olabilir, medeniyet daima aklı rehber alır.
Kültür bazen sert ve kıyıcı olabilir, medeniyet her durumda anlayışlı ve hoşgörülüdür.
Kültür milli, medeniyet evrenseldir.
Medeniyet, bir ülke veya toplumun veya diğer zeki canlı türlerinin, maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanat, bilim, teknoloji ürünlerinin tamamını ifade eder. Memleketleri imâr ederek, insanları sosyal, ekonomik, kültürel ve ahlâki yönden refah ve huzura kavuşturmaya medeniyet diyebiliriz.
Değerler sistemi olmayan bir medeniyet uzun ömürlü olamaz. Bu değerler sistemini asıl belirleyen unsur ise ahlaktır, ahlaki değerler medeniyetin dayandığı temel umdelerdir.
Medenî insan, zarif insandır. Medeniyet hayatı kolaylaştırır, hayatı kaliteli kılar. İnsan olduğumuzu hissettirir. Kabiliyetlerin gelişmesine vesile olur. Bizi çevreyle uyumlu hale getirir.
Kültür bölge ve coğrafyaya göre değişir. Bazı kültürler din tarafından değişikliğe uğratılarak kabul edilir. Din kendisi ile uyuşmayan eski kültür kalıplarını yıkar. Boş ve değersiz kalıplar yeniden düzenlenir.
Dini temel alan düşünceler dinin içinde geliştiği toplumsal kültürden etkilenir. Din bireyleri etkiler. Dinin birçok mesajı kültürün de mesajıdır.
Din yeni kültür getirmez. Yeni değerler ortaya koyar ve kültürü etkiler.
Medeniyet din ve kültürden bağımsız gelişemez. Bu değerler medeniyetlerin oluşumunda belirleyici unsurlardır.
Çözüm geçmişte yaşanmış hayatları tekrar etmek değildi; Müslümanlar Emevi, Abbasi, Endülüs, Safevi, Hind Babür, Selçuklu ve Osmanlılar tarihte parlak medeniyetler kurdular.
Başlıca medeniyet havzaları; Mezopotamya, Çin, Hint, İran, Anadolu, Mısır, Yunan, Doğu Akdeniz havzalarıdır.
Dünyadaki medeniyetlerin gelişmesinde etkili olan önemli ortak faktörlerin başında; tarım, savaşlar, dini inanışlar, kültürel etkileşim, sosyal ve ekonomik ilişkiler gelmektedir ve bu etkenler neticesinde medeniyetler arası etkileşimde bulunulmuştur.
İslâm medeniyetinin temel kaynağı olan Kur’an-ı Kerim, farklı din, dil, kültür, renk, coğrafya ve ekonomik güce sahip olarak, “insan olmak” paydasında bir dünya inşa etmek zorunda olduğumuza dikkat çekmiştir.
Belli yasalara uyarak şehirde yaşayan halk anlamında Uygurcadan türetilen uygarlık kelimesi de günümüz Türkçesinde medeniyet karşılığı olarak belli bir yaygınlığa sahiptir. Cemil Meriç; umrandan uygarlığa diye konuya başlık atıyordu.
Dünyada her şeyi ile kendine has olan bir medeniyet olmadığı gibi, yeryüzünde tek bir medeniyet de yoktur diyor konunun uzmanları. Medeniyetler enteraktif olduklarından her medeniyet kendinden önce meydana gelmiş olan medeniyetlerden bir şeyler alır ve kendinden sonra gelen medeniyetlere de bir şeyler aktarır. Bu gelişme ve değişime paralel olarak hızla gelişen bilim ve tekniğin de gelişmelere uyumlu olarak, dünyaya yayılmasıyla birlikte oluşan küreselleşme olgusu da evrensel bir medeniyete doğru kulaç atmakta birlikte, pek olumlu izler bırakmamaktadır.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)