Uncategorized

YENİDEN DİRİLİŞ-İHYA

Evrensel boyutlarda dünyayı etkilemiş olan Batı medeniyetine karşı, bizim dünyamızın, bizim inancımızın günümüze dönük alternatif bir medeniyet anlayışı var mı, varsa bu medeniyetin temel dayanakları nelerdir?” Gerçi medeniyet konusu tartışmalı..

Nevzat ÜLGER
NEVZAT ÜLGER

Evrensel boyutlarda dünyayı etkilemiş olan Batı medeniyetine karşı, bizim dünyamızın, bizim inancımızın günümüze dönük alternatif bir medeniyet anlayışı var mı, varsa bu medeniyetin temel dayanakları nelerdir?”
Gerçi medeniyet konusu tartışmalı bir konu olmakla birlikte, “medeniyetleri dinler oluşturur” tezi bu kavramı kullanmamızın önünü açmaktadır. Önce din, ardından şehir, sonra devlet. İşte bu üçlü kendi devlet sınırlarında kalırsa buna “kültür”, şayet dünyanın kabul ettiği bir olgu haline gelirse, buna da “medeniyet” diyoruz. İslam Medeniyeti, Batı Medeniyeti gibi.
Batı, saygınlığını 18.yüzyılda başlayan ve bütün dünyayı etkisi altına alan sanayileşme hareketine borçludur. Sanayileşme hareketleri sonucunda toplumların yaşayışları, dünyayı algılama biçimleri, çalışma şekilleri ve şartları, siyasi yapıları ile insana ve eşyaya bakışları değişmiştir.
18.yüzyıla kadar dünyada saygınlığı, dominant gücü belirleyici olan İslam dünyası, özellikle Osmanlı imparatorluğunun 1699 yılında yaşadığı Viyana bozgunundan sonra bu gücünü yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştı. Hatta Batı bunu nasıl başardı sorusuna yüz yıl cevap aradıktan sonra 1800’den itibaren , “Yenilenin yeneni taklit etmesi” kanunu acımasızca işlemiş ve 1699 yenilgisinden sonra genelde İslam dünyası, özelde Osmanlı devleti; yenilginin nedenlerini kendi eksikliklerinde değil, Batı’nın sanayi ve teknolojisinde aramış, 1803 yılından sonra Osmanlı için “Batılılaşmak” adeta yeni Kızılelma’sı haline gelmiştir.
1808 yılından sonra bocalama en üst seviyede görülmektedir. “Sultan II.Mahmut oğullarından Abdulmecid’i (2.Abdulmecid 1839-1861), Fransızca öğrenmek dahil Batılı ölçülere uygun bir eğitime tabi tutmuştu. Babasından sonra padişah olacak ve Tanzimat devrini başlatacak bu şehzade operadan hoşlanıyor, Batılı çalışma disiplinini seviyor ve insan ilişkilerinde Avrupa tarzını benimsiyordu.
Diğer şehzade Abdulaziz (1861-1876) ise Buharalı ve Semerkantlı hocaların eline teslim edilmişti. Tahsili de zevkleri de şark atmosferine uygun bir tarzda yetişiyordu. Ata binmeyi, ok atmayı, güreşmeyi, kuş beslemeyi, ortaoyununu ve horoz dövüşünü seyretmeyi seviyor, Batılı tarzı insan ilişkilerine adeta yabancılık çekiyordu.
Sultan Mahmut’a göre devlet iki kültürden birinde kurtuluş bulabilirdi. Padişah çocuklarına verdiği eğitimle bir bakıma hanedanın ve kendisinin kararsızlığını veya ucu açık alternatifli çıkış yollarını düşünmüş ve dile getirmiş oluyordu.” (İstanbul Araştırmaları, sayı 3, Ekim 1997 s. 144)
“Batı, bir adalet hakemi olan Osmanlı’yı ortadan kaldırabilmek için 400 yıl uğraştı, her türlü entrikaya başvurdu. Sonunda Osmanlı’nın tarihsel ve bölgesel misyonunu tasfiye etti. Bununla yetinmedi; toplumumuzun aydınlarına bir reddi miras görevi yükledi. Geçmişinde “dominant” olan gücün bir daha canlanmaması için içeriden dışarıdan tedbirler aldı.
Bu toplum artık kendisi olmamalıydı. Belirlenen eğitimin içeriğiyle Batı’nın arzu ettiği bir nesil yetiştirildi. Dolayısıyla bu hafızasız nesil, işin odağında bulunan bir Batılı kadar kendi tarihsel misyonuna karşı çıkmaktan utanmadı.” Bu anlatımın halkı Müslüman olan birçok ülkenin şablonuna oturduğunu hoşlanmayarak da olsa ifade edebiliriz.
Kendine dönüş” her ne kadar 20.yüzyılın üçüncü çeyreğinden itibaren bir atılıma dönüşme hamlesi olarak ortaya çıksa da, henüz arzu edilen seviye tutturulamadığı için konu toplumun uhdesinde olgunlaşmayı beklemektedir.
Dünya genelinde 1980’lerden sonra sosyal, siyasal ve iktisadi şartlar değişti. Bu değişiklik ideolojik/kültürel alanda da kendisini hissettirdi.
Günümüzde kapitalizmi ve onun sömürgeci, maddeci olduğunu anlatan epeyce eser var. Demek ki toplum(lar) kapitalizme olduğu kadar, insanların zihinlerini ifsat eden düşünce sistemlerine çözüm olacak, sağlam fikrî temellere dayanacak, insanlığın sorunlarını çözecek yeni anlayışlara, yeni eserlere şiddetle ihtiyaç duyuyor.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL