Elazığ

20. MİLLİ EĞİTİM ŞURASI ÖNCESİ EĞİTİM-BİR-SEN’DEN RAPOR

Eğitim-Bir-Sen Genel Merkezi tarafından hazırlanan rapor ile ilgili Eğitim-Bir-Sen İl Başkanı İbrahim Bahşi tarafından basına bilgilendirmede bulunuldu. Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen İl Temsilcisi İbrahim Bahşi, hata ve sorunları ortadan kaldırmak, modelin..

20. MİLLİ EĞİTİM ŞURASI ÖNCESİ EĞİTİM-BİR-SEN’DEN RAPOR

Eğitim-Bir-Sen Genel Merkezi tarafından hazırlanan rapor ile ilgili Eğitim-Bir-Sen İl Başkanı İbrahim Bahşi tarafından basına bilgilendirmede bulunuldu.

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen İl Temsilcisi İbrahim Bahşi, hata ve sorunları ortadan kaldırmak, modelin eskimiş, bozulmuş olan yanlarını düzeltmek ve daha verimli bir kamu hizmeti sunmak için gerekli değişim çabalarının hiçbir şekilde askıya alınmaması gerektiğini ifade ederek, “Eğitimin kalitesi, eşitlik, hakkaniyet, eğitimin finansmanı, öğretmen niteliğinin artırılması, okuldaki öğrenme süreçleri ve okulların liyakat ilkesine göre daha etkili nasıl yönetilebileceği konularında sistemli yaklaşımlarla; kararlılık, tutarlılık, bütünlük ve süreklilik sağlayan eğitim politikalarının üretilmesine gayret edilmelidir” dedi.

 

İbrahim Bahşi, Eğitim-Bir-Sen’in hazırladığı ‘20. Millî Eğitim Şûrası Görüş ve Öneriler’ Raporu’nu açıkladı. Eğitim-Bir-Sen Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Bahşi, yedi yıl sonra ‘Eğitimde Fırsat Eşitliği’ başlığıyla şûranın yeniden toplanmasının sevindirici bir gelişme olduğunu belirterek, “Türkiye, 2000 yılından sonra eğitim sisteminde; okullaşma oranları, öğretmen sayıları, sınıf mevcutları, okulların fiziki ve teknolojik kapasitesi gibi nicel göstergelerde kayda değer iyileşmeler yaşamıştır. Son 10 yılda öğretmen sayısı yaklaşık yüzde 60 artış gösterirken, tüm kademelerde toplam öğrenci sayısı yalnızca yüzde 13 artmıştır. Yine son 10 yıl içinde tüm okul kademelerinde okullaşma oranı sürekli olarak artış göstermiş, devlet okullarının öğretmen ve derslik başına düşen öğrenci sayılarında OECD ülkelerinin ortalamalarına çok yaklaşılmıştır” şeklinde konuştu.Türkiye’de öğrencilerin yüzde 31’i avantajlı, yüzde 34’ü karışık, yüzde 35’i ise dezavantajlı okullara gitmektedir

 

Eğitimde fırsat eşitliğinin büyük oranda bölgeler ve okullar arası başarı farklılığının azaltılmasına, bunun ise okulların ortalama başarı seviyesinin yükseltilmesine bağlı olduğunu dile getiren Bahşi, “Okulların başarısını etkileyen çok sayıda değişken olup bunlardan bazılarını hatırlatmakta fayda vardır: Öncelikle mesleki tecrübe, öğrenci başına yapılan harcamaların miktarı, okullardaki hesap verebilirlik mekanizmaları, sınıflardaki öğrenci sayısı, öğrenme ortamı, haftalık ders saati ve okullardaki yönetim becerisi. Türkiye’de öğrenci başarısındaki farklılaşmanın yüzde 19’u doğrudan öğrenciler arasındaki ekonomik, sosyal ve kültürel statü farklarıyla açıklanmaktadır. Bu durum, Macaristan ve Belçika’dan sonra OECD ülkeleri arasındaki en yüksek değerdir. PISA verileri baz alınarak yapılan bir değerlendirmede, ülkelerdeki okullar, öğrencilerin ekonomik, sosyal ve kültürel statü değerlerine göre üçe ayrılmıştır. Bunlar; avantajlı okullar, dezavantajlı okullar ve karışık okullardır. Türkiye’de öğrencilerin yüzde 31’i avantajlı, yüzde 34’ü karışık, yüzde 35’i ise dezavantajlı okullara gitmektedir. En alt çeyrekte bulunan öğrencilerin yüzde 64’ü dezavantajlı okullara, yalnızca yüzde 7’si avantajlı okullara gidebilmektedir. Ayrıca, hem sosyo-ekonomik köken hem de başarı açısından birbirine uzak durumdaki öğrencilerin bir arada bulunduğu karışık okulların sistem içindeki ağırlığının en az olduğu dört OECD ülkesinden biri Türkiye’dir” ifadelerini kullandı.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL