Şartlar ne olursa olsun;doğrudan, haktan,adaletten ve de asaletten şaşmamalı insan. Eğilip bükülen, el etek öpen, türlü elbiselere bürünüp renkten renge giren insan tipini hiç sevmedim, sevemedim. Doğrusu haktan yana olan..
Şartlar ne olursa olsun;doğrudan, haktan,adaletten ve de asaletten şaşmamalı insan.
Eğilip bükülen, el etek öpen, türlü elbiselere bürünüp renkten renge giren insan tipini hiç sevmedim, sevemedim.
Doğrusu haktan yana olan hiç kimsenin seveceğini de asla düşünmüyorum.
Kişilikler; dik durabildiği sürece kendi olmayı başarabilir.
Başkasının kalıbına giren veya onların doğru olmayan doğrularıyla hareket eden hiçbir anlayış doğru kişiliği yansıtamaz.
Kamuda, iş hayatında, siyasette, kişiler arası ilişkilerde doğruluk ve hakkaniyet esastır.
Bu esas dışında kalan her şey ya yanlış ya da yalandır.
Bu ve bunun gibi saydığımız yerlerde süregelen ilişki ağlarında takınılan her tavrın belli bir sonucu vardır.
Bu sonuç bize işin fayda ve zarar yönünü ortaya koyan en önemli veridir.
Çıkarlar üzerinden izlenilen yol,kişinin veya belli bir zümrenin lehine sonuç verir.
Asıl olan toplum çıkarının ve yararının ön planda tutulmasıdır.
Bencil bir yaklaşımla ancak ve ancak kendi kendinizi tatmin edebilirsiniz.
Toplum yararına yapılan her iyi iş,atılan her iyi adım,hem sizi hem de toplumu pozitif yönde tatmin eder.
Bugün siyasette izlenen yol,”toplumcu görün ama kişisel çıkarlarına yatırım yap”anlayışıdır.
Bir bürokrat veya bir oluşum, bir siyasetçinin çıkarlarına ters düşüyorsa o bürokrat,kişi veya oluşum ya hain ilan edilir ya fişi çekilir ya da kızağa çekilir.
Yani o günkü siyasi güç kimden yana esiyorsa karşı tarafın bu rüzgarın önünde nereye savrulacağını hepimiz biliyor, tahmin edebiliyoruz.
Bir bürokrat veya kişi iktidar partisinin çıkarlarına ters gelecek bir adım atıyorsa,attığı adım doğru olsa bile bir anda darağacı kurulabiliyor.
Veya toplum aksi düşünse bile toplumun seçtiği siyasi iktidarlar halka rağmen kararlar alabiliyor.
İnsan ister istemez sorma gereği duyuyor, ”Siz kimi temsil ediyorsunuz,kimin adına karar verebiliyorsunuz?
Daha dün bu şehirde, iktidar partisinin il başkanıyla ters düşen bir valinin apar topar gönderildiğine şahit olduk.
Üstelik bu rutin bir valiler kararnamesi değildi.
Kişiye özel bir kararname gibiydi.
Soruyorum; bir il başkanı kim oluyor da bir şehrin valisini gönderebilme gücüne sahip olabiliyor?
Benim bildiğim Türkiye Cumhuriyeti anayasası, devletin yönetim şekli ve esaslarını kanunlarla belirlemiş ve güvence altına almıştır.
Kim olursa olsun kanunlara aykırı hareket edemez.
Burası çiftlik mi, istediğiniz gibi at koşturuyorsunuz?
Devlet makamı ciddiyet ve adalet makamıdır.
Kişilerin kaprisleri,kişisel hesapları,ayak oyunları üzerinden yönetilemez.
Devlet,kanunlarla yönetilir.
İktidar yeri,kimsenin özel şirketi değil istediğini göndersin, yerine istediğini getirsin.
Kim size bu yetkiyi verdi, hangi doğruya göre bu şekilde adım atabiliyorsunuz?
Doğru ya, size göre ülke babanızın çiftliği, içindekiler de güdülecek koyun!
Aklı başında,ne yaptığını bilen, hesap sorabilen insanların yaşadığı aydınlık yarınlar dileğiyle.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)