Şehirler genel anlamda ülkenin aynasıdır. Sanayi,turizm,sanat,eğitim,spor,medya,ekonomi,siyaset bir yerin,bir ilin toplam kalite standardını yansıttığı gibi,bu toplam kalitenin en büyük yansıma şekli toplamda ülkenin genel toplam görüntüsüdür. Yani bir ilçenin ,bir ilin..
Şehirler genel anlamda ülkenin aynasıdır. Sanayi,turizm,sanat,eğitim,spor,medya,ekonomi,siyaset bir yerin,bir ilin toplam kalite standardını yansıttığı gibi,bu toplam kalitenin en büyük yansıma şekli toplamda ülkenin genel toplam görüntüsüdür.
Yani bir ilçenin ,bir ilin günlük hayat tarzına,davranışlarına ve üretim miktarlarına bakarak az çok o il veya ülke hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.
Örneğin toplam eğitim kalitesinin düşük olduğu ülkelerde,şehir olsun köy olsun,argo konuşmaların yaygın olduğunu hemen fark edebilirsiniz.
Veya yere çöp atan veya tükürenlerin sayısının bir hayli çoğunlukta olduğunu gözlemleyebilirsiniz.
Şimdi,bir yere bakıp da her yer için aynı kıyaslama yapılmaz veya her yer aynı kefeye konulmaz diyebilirsiniz.
Ama ülke genelinde durum böyle ise,kıyasta haklı olduğum fikrine katılabilirsiniz.
Ki durum aynen böyle.
Her yerde,her alanda bir başıboşluk,bir düzensizlik, liyakatsizlik,rant,talan,yalan,istismar ve görevi kötüye kullanma almış başını gidiyor. Zengin ülke kaynaklarına rağmen sefalet ve geri kalmışlık her alanda su gibi gün yüzüne çıkıyor. Elazığ şehrine bakıyorum,ne yok ki kalkınması için,daha yaşanabilir,daha müreffeh bir şehir olabilmesi için,ne yok ki?
Yeraltı kaynağı mı yok?
Dünyanın en kaliteli kendine özgü mermeri,yine dünyanın en eski bakır madeni,krom madeni,termal su kaynakları,barajlarında yetişen ve Türkiye’nin en büyük üreticisi konumunda olunan alabalık üretimi ve tesisleri.
Turizme gelelim.
Bir Harput var örneğin.
Onlarca medeniyetin ev sahipliğini yapmış.
Her bir medeniyetten yüzlerce eser günümüze kadar gelebilmiş.
Otantik ,mistik ve de jeopolitik konumuyla tüm özellikleri içinde barındıran bir turizm merkezi neden virane ve yetim?
Yine Buzluk mağaraları.
Yaz aylarında içine girdiğinizde donduğunuz,kışın ısındığınız doğal bir klima özelliği taşıyan mekan neden içler acısı bir durumda ve kimse yerini dahi bilmiyor veya ismi hiç duyulmamış?
Hakeza doğal bir oluşum olan,hem görsel hem de ruhsal anlamda insanın içini ferahlatan Çırçır Şelalesi neden tanınmıyor?
Yeni keşfedilen fakat onbinlerce yıl önce oluşmuş Kara leylek ve Saklıkapı kanyonlarına ne demeli peki?
Neden yeterince anlatılıp tanıtılamıyor?
Dönelim yine doğal bir oluşum olan Hazar gölüne. Masmavi suları,enfes manzarası ve hayran bırakan görüntüsüyle,Elazığ’ın ve doğunun iç denizi konumunda.
Bir de içinde Bizans döneminden kalma ve içinde bir manastırın da bulunduğu bir “Batık Şehir”var görülmeye değer.
Hemen tepenizde muhteşem zirvesiyle Hazarbaba dağı ve kayak merkezi var. Manzarası iki gölü bir anda görebilen tek kayak merkezi neden bu yeterince anlatılamadı veya bilinmiyor. Palu Kalesi ve tarihi köprüsü neden hakettiği değeri görmüyor.
Yine bir meteor çukurumuz var bilinmeyen.
Ne yok ki daha! Var da var.
Türkiye’nin en özgün musikisi Elazığ’da var. Harput musikisi. Sanat müziğinin kaynak müziklerinden biri. Onlarca halk oyunu var. Sayamayacağımız kadar ses sanatçısı,edebiyatçısı,bürokratı,siyasetçisi ve en önemlisi vatanını seven bir şehir dolusu insan var. Türkiye’nin en verimli ovaları burada. Dünyanın en kaliteli ve aroması en yüksek üzümlerinden “Öküzgözü” ve “Boğazkere” üzümleri burada yetişiyor ve bu üzümlerden şarap yapılıyor.
Neden dünyaca ünlü bir şarap markamız yok? Türkiye’nin en büyük akarsuları ve barajları burada. Türkiyenin en iyi kayısısı burada. Sporda hakeza altyapıdan sporcu yetiştiren ender şehirlerden biri.
Okuma oranlarında bir zamanlar Üniversitelere en çok öğrenci gönderen şehir.
Peki tüm saydığımız bu özellikler ışığında Elazığ şimdi nerelerde hangi basamakta ve hangi konumda?
Tabi ki yerlerde,tabi ki yokları oynuyor. Bütünüyle bakıldığında bir sahipsizlik,bir kendi haline terkedilmişlik var. Gastronomisiyle,İnanç,sağlık,kış ve yaz turizmiyle,yeraltı ve yer üstü zenginlikleriyle,tarihi geçmişi ve stratejik konumuyla dünyanın marka şehirlerinden biri olması gereken Elazığ şehri;basiretsiz,beceriksiz,ufuksuz ve vizyonsuz yöneticilerin kurbanı oldu hep.
Hiçbir şeyini doğru anlatamadı,hiçbir şeyini doğru tanıtamadı bu şehri ve dolayısıyla bu ülkeyi yönetenler. Hep kendilerini ihya etmenin,popüler olmanın,prim ve rant sağlamanın derdine düştüler.
Tasasını ise hep halk yığınları ve şehirler çekti.
Elazığ’da yok yok,her şey var.
Olmayan tek şey,direksiyona geçecek ve bu şehri harekete geçirecek,gaza basacak yürekli bir babayiğit…
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)