YOL GEÇEN HANI

Uzun zamandır Türkiye’nin gündemini meşgul eden ve toplumda içten içe büyük bir rahatsızlık haline dönüşen mülteci sorunu tam gaz devam ediyor.2011’de Suriye’de başlayan iç savaş ile sınırlarımıza dayanan milyonlar, sorgusuz sualsiz sınırlarımızdan içeri girerek(alınarak)aslında o günün şartlarında insani bir durum olarak görülen ve bu nedenlerle gerekli önlemler alınmadan veya alınmak istenmeyen yapılan bir yanlış,bugün önüne geçilmez bir hal alan büyük bir tehlikenin ilk adımı oldu.Her ne kadar aynı coğrafyanın insanları olsak da;yaşam biçimlerimiz,gelenek ve göreneklerimiz,düşünce ve yönetim tarzlarımız bu insanlardan çok farklı.Tarihte birçok kere Türk Milletine ihanet etmiş ve bugün de batılı ülkelerin sömürüsü altında her seferinde Türkiye’nin bölge politikalarıyla taban tabana zıt bir tavır sergileyen Arap coğrafyası,yeni ihanetlere hız kesmeden devam ediyor.Yönetimleri batılı ülkelerin kuklası olan bu toplumlar ile Türk toplumu arasında medeni anlamda elli yıllık bir fark var desem abartmış olmam.Cahiliye dönemi yaşam tarzı ile Türk toplumunun medeni ve uygar yaşam tarzına hiçbir şekilde uymayan ve Türk toplumunun toplum yapısına tehdit oluşturacak bir hal alan mülteci sorunu,toplum kesiminde büyük bir rahatsızlık haline geldi.Milyonlarca mültecinin ekonomik yükü,onlara tanınıpta insanımıza tanınmayan ayrıcalıklar ve ayrıca demografik yapının önümüzdeki dönemlerde ciddî oranda değiçecek olması,üstelik her gün birçok ilde bu insanların çıkardıkları ve toplum asayişini tehdit eden olaylar bini aştı.Türk toplumu artık büyük ve tehlike arzeden bu yükün altında daha fazla ezilmek istemiyor.Tahammül sınırını aşan olaylar karşısında Türk toplumu artık yeter diyor.Ekonomik zorluklar altında can çekişen ve çocuklarının geleceğinden umutsuz olan Türk toplumu,11 yıldır misafir ettiği ve ödedikleri ağır vergiler ile bu insanlara daha fazla bakmak istemiyor.Toplumun sesine kulak vermeyen hükümet ve yetkilileri,olayı Ensar-Mühacir söylemi ile geçiştirmeye çalışıyor.Sınırların kevgire dönmüş olması ve ne olduğu belli olmayan her bir insanın sınırlarımızdan kolaylıkla geçmesi ve bu insanların ülkemiz insanın sırtında ayrı bir kambur oluşturuyor olması, insanları “yeter be artık yeter” noktasına getirdi.Iktidar, her şeyden önce kendi toplumunun iç huzurunu,ülkenin milli güvenlik politikasını,ekonomik refahını ve geleceğini öncelik almalıdır.Çok zengin Avrupa toplumların yüzleri geçmeyecek sayıda mülteci alması ve onları da sıkı bir eleme ile kabul ediyor olması,öte yandan iktidarın sorgusuz sualsiz milyonları bu ülke sınırları içine alıyor olması gerçekten akıl alır şey değil.Bunu hiçbir gerçeklikle ve nedenle izah edemez,kabul ettiremezsiniz insanlara.Yol geçen hanına dönen ülkemizde şimdi de Afgan mülteci akını ile karşı karşıyayız.Onların da ne kadar geleceği belli değil.Peki neden Türkiye?Neden göçmenler hep Türkiye’ye doğru yönlendiriliyor.Bu;büyük bir oyunun, Türkiye’yi iç karışıklığa itmenin ön hazırlığı mı?Bu soruları kendisine sormaktan alıkoyamıyor insan.Bu coğrafyalarda iç karışıklık çıkarıp ülkeleri kaosa iten güçlerin son hedefi Türkiye mi acaba?Durum böyle ise şayet neden buna karşı politika geliştiremiyor iktidar?Ki dönen oyunlara bakılırsa bu soruların,işaret edilen durumların gerçekleşme ihtimali çok yüksek.Zor bir coğrafyada yaşıyoruz.Üstüne basa basa söylüyorum,çözüm bulunmazsa,bu mülteciler ülkelerine kısa vadede gönderilmezse şayet,önümüzdeki on yılların en büyük sorunu hatta beka sorunu,mülteciler ve bunların yaratacağı iç karışıklıklar ve çatışmalar olacaktır.İktidarın ve muhalefetin bu tehlikenin farkında olup o yönde acil ve mühim kararlar alması gerekiyor.Aksine kurtuluş savaşında kadın,çocuk,erkek,yaşlı demeden kanlarımızla aldığımız bu ülkeyi,ülkelerinde kalarak  ülkesini savunmak yerine kolayı ve rahatı tercih eden bu insanlara kendi ellerimizle teslim etmiş olacağız.Evet,maalesef bu güzelim ülke kevgire,yol geçen hanına döndü.Böyle devam ederse,bir süre sonra “Yol Geçen Hanı” oldu diyeceğimiz bir ülkemiz dahi olmayacak.Allah sonumuzu hayır eylesin.Kalın sağlıcakla.