F.Ü. Eski Rektörü ve Yer Bilimci Prof. Dr. A.Feyzi Bingöl, deprem dirençliliği ve yaşanabilirlik açısından Elazığ’ın nasıl olması gerektiği konusunda değerlendirmelerde bulundu. Prof Dr. A.Feyzi Bingöl yaptığı açıklamada; “Afet, doğal..
F.Ü. Eski Rektörü ve Yer Bilimci Prof. Dr. A.Feyzi Bingöl, deprem dirençliliği ve yaşanabilirlik açısından Elazığ’ın nasıl olması gerektiği konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Prof Dr. A.Feyzi Bingöl yaptığı açıklamada; “Afet, doğal faktörler ile doğal olmayan beşeri faktörlerin neden olduğu, insani kayıpların oluşmasına, çevresel hasara, mal kaybına ve psikolojik etkiye neden olan, yaşamları ve geçim kaynaklarını tehdit eden ve bozan bir dizi olaydır. Deprem, sel, heyelan gibi doğal olaylar tedbir alınmadığı zaman afetlere dönüşmekte önemli can ve mal kayıplarına neden olmaktadır. Depremler beklenmeyen bir anda, aniden oluştuğundan, genellikle en yıkıcı doğal afetler arasında yer almaktadır. Deprem, insanların hayatını bozabilecek ve tehdit edebilecek bir olay olarak görülürken, yaşanabilir bir şehir, ekonomik açıdan nitelikli bir şehir ortamı ve yaşam eşitliği yaratma düşüncesidir. Afetlerden kaynaklanan kayıpların en aza indirilmesi ve içinde yaşayan insanların doğayla iç içe yaşayabilmesi için bir şehrin planlanmasında risk yönetiminin dikkate alınması gerekmektedir.
Dirençli kent oluşturmada geniş anlamda alt yapının (konutlar, hastaneler, eğitim kurumları, içme suyu, kanalizasyon, drenaj sistemleri, ulaşım sistemleri, iletişim sistemleri vs) başta deprem olmak üzere tüm doğal olaylara karşı dirençli hale getirilmesi şarttır. 24 Ocak 2020 Sivrice-Elazığ depremi (M6.8) ve 06 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri (M7.7 ve M7.6), Elazığ’ı önemli derecede etkilemiş ve binlerce bina hasar almıştır. Bu tarihlerden itibaren hasarlı binalar yıkılmaya ve şehrin farklı bölgelerinde yeni binaların inşasına başlanmış ve önemli oranda tamamlanmıştır. Ancak, depremlerde hasar gören bazı binaların yıkım işlemleri henüz tamamlanmamış, oluşan molozlar kaldırılmamıştır. Bu binaların yıkılması ve molozların tamamen kaldırılması hem tehlike hem de görüntü açısından oldukça önem arz etmektedir. Şehrin tüm mahallelerindeki bina stokları incelenerek, riskli binaların yıkılması ve binaların tamamının depreme dirençli hale getirilmesi gerekmektedir.
Binalarla birlikte depremlerden en fazla etkilenen ve şehirlerin günlerce su sıkıntısı çekmesine neden olan temiz su, kanalizasyon ve drenaj sistemlerinin, şehrin 50 yıllık gelişmesi göz önüne alınarak, depreme dirençli olarak inşa edilmesi şarttır. İçilebilir temiz suyun her türlü arıtma sonrası binalara ulaştırılması oldukça önemlidir. Şehir içi ulaşım problemlerin çözülmesi için ana arterlerde konforlu ve hızlı raylı sisteme geçilmeli ve diğer ulaşım sistemleri bu ana arterlerle entegre edilmelidir. İnsanların bu konforlu ve hızlı toplu taşıma kullanmaları teşvik edilmeli ve merkeze gelen taşıt sayısının azaltılması sağlanmalıdır. Sokaklar, caddeler, kaldırımlar düzgün ve pürüzsüz olmalıdır. Engelliler unutulmamalı, özel bisiklet yolları tasarlanmalıdır. Kaldırımlar insanlar içindir. Bu nedenle, kaldırımların araçlar, mallar ve oturan insanlar tarafından işgal edilmesinin mutlaka önüne geçilmelidir.
Merkezde bazı sokak ve caddeler, sadece yayaların hizmetine sunulmalıdır. Buralara belirli saatlerin dışında araçlar girmemelidir. Hijyen, önemli bir unsurdur. Bunun için, çöp konteynerlerinin yeraltına alınması ve çöplerin gece geç saatlerde toplanması, hem görüntü, hem de hijyen açısından önem taşımaktadır. Tüm mahallelerde, yeteri miktarlarda yeşil alan (parklar) oluşturulmalı ve özellikle merkezde işi olmayan insanların merkeze gelmeleri cazip olmaktan çıkarılmalıdır. Her mahallede bir tane içerisinde, ücretsiz internetin, telefon şarj yerlerinin, içme ve kullanma suyunun, tuvaletlerinin, yeteri büyüklükte piknik alanının, çocuk oyun alanlarının olduğu bir yeşil alan ve çok sayıda küçük yeşil alanlar oluşturulmalıdır. Özellikle, TOKİ tarafından inşa edilen yeni yerleşim yerleri, en kısa zamanda, insanların her türlü ihtiyaçlarını karşılayabildikleri huzur ve güven içerisinde olacakları alanlar haline getirilmelidir. Elazığ’ın daha yaşanabilir hale getirilmesi için risk (deprem, sel) dirençli hale getirilmesi en önemli faktördür. Risk dirençli şehir, şehrin deprem, sel gibi riskler ile karşılaşmayacağı anlamına gelmemektedir. Risk dirençli şehir oluşturmadaki amaç beklenmedik biçimde ve zamanda oluşan doğal olaylar (özellikle deprem) karşısında hazırlıklı olmak, can ve mal kaybını minimum seviyelere indirmek ve rasyonel çözümler üreterek, doğal olay sonrası kısa zaman içerisinde şehrimizi yeniden en iyi biçimde yaşanabilir hale getirmektir. Bir şehrin daha yaşanılabilir hale getirilmesinde risk dirençliliği ön şartlardan birisidir” ifadelerinde bulundu.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)