Çok kıymetli takipçilerim, değerli okurlarım, sizlerle her hafta olduğu gibi bugün de insanı insanlığı ilgilendiren yepyeni bir konu ile tekrar buluşmanın mutluluğunu yaşıyorum.. “Sevgili okurlarım; “Birey olarak böylesi önemli bir..
Çok kıymetli takipçilerim, değerli okurlarım, sizlerle her hafta olduğu gibi bugün de insanı insanlığı ilgilendiren yepyeni bir konu ile tekrar buluşmanın mutluluğunu yaşıyorum..
“Sevgili okurlarım;
“Birey olarak böylesi önemli bir konuya nereden nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Çünkü böylesi kutsal dini ve insani konular istismara açık bir özellik taşımaktadır . Evrensel ve ahlaki kavramların doğruluk ve dürüstlük dışında bazılarını şöyle bir hatırlayalım. Adalet, vicdan, merhamet, cömertlik, acıma duygusu, yalan söylememek gibi… Bilimin ve yaşamın bize öğrettiği tecrübe ettiği her konuda ve böylesi bir konuda genelleme yapmamaktır. Yani her insan farklıdır bir değildir. Genelleme yapmak deyimi bir anlamda kesin olmak anlamına da gelen ya hep ya hiç şeklinde düşünmekte genelleme yapmak sayılır. İnsanoğlunun Elinden geleni yapması vazifedir, yapmaması suç. Elinden daha fazla şey gelmesi için çalışması ise fazilettir. “Toplumun huzur, güven ve birlikte yaşama ortamını sağlayan bazı ortak değerler vardır. Doğruluk, dürüstlük, faziletli ve erdemlilik bunların en önemlilerindendir. Doğrunun yardımcısı Allah’tır. “Doğru duvar yıkılmaz” sözlerindende anlaşılacağı gibi doğruluk ve dürüstlük bir ölçü bir başka deyişle yol haritası olarak ele alınmalıdır. Doğru olmak, dürüst olmak, faziletli olmak, erdem sahibi olmak, Kısa vadede belki kaybettirebilir ancak uzun vadede kazandıracak davranıştır. Doğruluk, sağlıklı bir toplum yapısının temel taşını oluşturur. Doğruluktan yana olanların içinde ne hüzün vardır nede korku. Unutmayın ki ,”Doğruluk kişiyi iyiliğe sevk eder, yalancılık ise kötülüğe sevk eder.” Günümüzde kişilerin hava ve su gibi muhtaç olduğu şey doğruluk ve dürüstlüktür. Üstelik bu durum insanın her hareketinde bulunması gereken sürekli bir hal olmalıdır. Aksi takdirde kişinin hayatındaki olumsuz davranışları görmemesi, bedenindeki hastalık ve acıları dikkate almaması gibidir.
“Sevgili okurlarım ;
“Fazilet hissi denilince akla gelen ahlâki erdemlerin en başında müslümanlarda doğruluk ve dürüstlük gelir. Çünkü doğruluk; kurtuluşun nuru, hidayetin cevheri, yüksek ahlâkın bir gereğidir. Müslümanlığın ruhu evvela Allah’a iman, sonrada doğruluktur. Bunun için İslâm, insanlara inançta, sözde ve işte doğruluk ve dürüstlüğü emreder. İslâm’ın öngördüğü insan tipinin temel özelliği doğruluk, dürüstlük ve güvenilirliktir. İslâm dini hakikate, doğruluğa ve hakkı söylemeye çok büyük önem vermiştir. O kadarki doğruluk ve dürüstlük anlamına gelen peygamber sıfatlarının ilkidir. Dürüstlük çok büyük fazilettir. Kişinin çevresine güven vermesini sağlayan çok önemli bir niteliktir. Bunun içindir ki; Peygamberimiz (s.a.v.) ’in İslâm’a davet ettiğini duyanlar, ilk önce onun dürüst olup olmadığını yaşayarak bilmişlerdir. Peygamberimiz (s.a.v.) ’in dürüst olduğunu, şimdiye kadar kimseyi aldatmadığını ve yalan konuşmadığını öğrenenler şu değerlendirmeyi yapmışlardır: İnsanlara karşı dürüst olan bir kimse, Allah’a karşı niye dürüst olmasın? Doğru söz, imanın sesi; hakkı söylemek ise müminin şiarıdır. Dürüstlük, kişisel ilişkilerden toplumsal ilişkilere, ticari ve mesleki faaliyetlerden kamu görevlerine kadar hayatın bütün alanlarını kapsayan ve mutlaka riayet edilmesi gereken bir erdemdir. Bir insan Allah’a iman eder, bununla beraber kalbini, işini ve sözünü doğrultur ve doğru yolu tutarsa artık o insan selâmeti yani doğruluğu bulmuş demektir. Peygamberimiz (s.a.v.) de birçok hadislerinde müminlere doğruluk ve dürüstlüğü emretmişlerdir. “Sevgili okurlarım ;
“Sahabeden biri Peygamberimize S.A.V me gelerek; “Ey Allah’ın Rasulü! İslâm hakkında bana öyle bir söz söyleki, senden sonra artık hiç kimseden bir şey sormaya ihtiyacım kalmasın” demesi üzerine, peygamberimiz S.A.V, “Allah’a inandım de, sonrada dosdoğru ol” şeklinde karşılık vermişlerdir. Söz ve davranışlarıyla ümmeti için en güzel örnek olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.), yalan konusunda o kadar hassas davranmıştırki çocuklara yalan söylemeyi hatta yalan söyleyerek şaka yapmayı dahi yasaklamıştır. Bir defasında, bir kadının çocuğunu çağırıp, “Gel sana bir şey vereceğim” dediğini işitince ona, “Ne vereceksin?” diye sormuş, “Kuru hurma” cevabını alınca “Dikkatli ol, ona bir şey vermemiş olsaydın, bu senin için bir yalan olarak yazılacaktı” buyurmuştur. “Allah’a inanmış bir Müslüman kalbiyle, sözüyle, işiyle velhasıl her yönüyle doğru olacaktır ve olmalıdır. Allah’a inanan Müslüman olduğu gibi görünür, göründüğü gibide olur. Müslüman’ın sözü gibi öze de doğru olmalı, içi kötü duygu ve düşüncelerden arınmış bulunmalıdır. Daha açık bir ifade ile Müslüman, düşündüğü gibi konuşmalı, konuştuğu gibi olmalıdır. Sözü ile özü arasında ayrılık olmamalıdır. Böyle olduğu takdirde olgun mümin olur. Böyle olduğu takdirde çevresine güven vermiş olur. Artık dünya ve ahirette onun için korku ve keder yoktur. Çünkü tam manasıyla iman eden ve istikameti elden bırakmayan bir insan, şüphe yokki, dinin ruhunu elde etmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.), bir hadis’i şeriflerinde “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse ya hayır söylesin yada sussun” buyurmuşlardır. Doğrulukta izzet ve şeref vardır, saadet ve selâmet vardır. Fakat doğruluğun zıddı ise yalancılıktır. Yalancılığın dayandığı temel ilke ise, zulümdür. Zulüm, haktan ve doğruluktan sapmak, adalete aykırı davranıp haksızlık yapmaktır. O, dünyada mazlumu, ahirettede zalimi yakan bir ateştir. Zalimden adalet ve dürüstlük beklemekde, zulmün devamını istemek demektir. Müslüman’ın sözü ve özü doğru olunca, işi de doğru olacaktır. Müslüman’ın işinde hile ve haksızlık olmaz. Kendi işini sağlam ve hilesiz yaptığı gibi başkasının işinide aynen kendi işini yaptığı gibi yapacaktır.
“Sonuç olarak;
“Unutmayalım ki, Doğru konuşan, dürüst davranan insanlar verdiği sözlerin arkasında durur. Haksızlık yapmaz, yalandan, riyadan uzak durur. Başkasının arkasından konuşmaz. Ezileni ezmez, ezdirmez. Kişi, ibadetlerinde, niyetlerinde, sözlerinde, dostluk ve arkadaşlık ilişkilerinde, sosyal hayatında, görev ve sorumluluklarında doğruluk ve dürüstlüğü ilke edinip hayatına uygulamalı ve çevresindeki insanlarada bunu aşılamalıdır. Faziletli doğru dürüst erdemli kalanlara selam olsun…vesselam“Bir diğer hafta başka güzel konularda buluşmak dileklerimle….
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)