SAVAŞ NEREDE?

İnsanoğlu dünyaya gözünü açtığında ilk anne-baba veya kaderde yazılı ne ise onu görür. Bazen çok kısa sürede hayata veda eder, bazen bir ömür verilir. O sürede dünyayı görür, yaşar, çabalar, mücadele eder. Kendisiyle, ailesiyle, çocuklarıyla hep bir kavga ve savaş vardır. Her gün yaşanan aile dramları, kendi şehrinde, ülkesinde, dünyada hep bu kavga ve savaşları görür. Yaşanan tüm olumsuzluklar travmalara neden olur. Yaşadığı sürece içinde fırtınalar kopar, her mevsimi yaşar. Böylece insan olduğu yerde kavga ve savaşlar bitmez.

Bu dünyaya sığmayan insanlar, dünya tapusunu alma isteği içinde çırpınırken bir metre mezar yerine razı olur. Böylece mezardakilerin pişman olduğu şeyler için dünyadakiler birbirini yemeye devam eder. Bu kavgalı dünyada, ruhunun lezzet alacağı, vicdanın rahat edeceği ortamları yakalayıp vatan, millet, ahiret için sermaye oluşturan kazançlı çıkar.

Mücadele önce kendinden başlar. Kendini yenemeyen başkasını yenemez, ikna edemez. Asıl ruhuyla barışık olan kazanır. Bedenler değil, akıl ve vicdanlar bedeni yönetir. Dünyayı yönetenler, aslında kompleks içinde olup kendini bilmeyenlerdir.

Dünyada, ülkede, şehirde, ailede büyük ve küçük savaşlar devam ediyor. İslam barış dinidir, ama Müslüman ülkeler kendi aralarında yıllarca savaşmaya devam ediyor. Kendi örnek olmadığı için diğer ülkelere de tesir edemiyor. Herkes dünyanın düzelmesini ister ama gayreti komşusundan bekler.

Egosu yüksek, karakteri zayıf, inançsız ve eğitimsiz toplumlar hep geride kalır, kalmaya da devam eder. Bu karmaşık dünyada kendimiz ve ailemizle birlikte okuyarak ve hedef belirleyerek huzur buluruz, faydalı oluruz. Mutlu bir dünya ve barış için çalışıp çabalamak gerekir. Herkes kapısının önünü süpürse her yer tertemiz olur.

Mutlu yarınlar için haydi hepimiz okuyalım, başarılı olalım, her sektörde başarı elde edip mutlu olalım. Kendi içimizdeki ve dünyadaki, ülkedeki savaşlara hayır diyelim. Çünkü hayvanların dünya savaşları yoktur. Akıllı geçinen insanoğluna savaşlar yakışmaz.