Uncategorized

GELECEK, HAYALLERİNİN PEŞİNİ BIRAKMAYANLARINDIR

Bu haftaki köşe yazımda Elazığ’ın bugüne kadar gelinen noktada nasıl bir şehir olduğuna karar veremediğinden bahsedeceğim. Elazığ, Cumhuriyet kurulduktan sonra bir tarım şehri olarak görülmüş. Buna göre yatırımlar yapılmış. Tarım..

Ömer Tolga GÜÇLÜ
ÖMER TOLGA GÜÇLÜ

Bu haftaki köşe yazımda Elazığ’ın bugüne kadar gelinen noktada nasıl bir şehir olduğuna karar veremediğinden bahsedeceğim. Elazığ, Cumhuriyet kurulduktan sonra bir tarım şehri olarak görülmüş. Buna göre yatırımlar yapılmış. Tarım malzemeleri konusunda Elazığ’a destekler yapılmış. Ancak bu tarımla ilgili desteklerin ardından 1950’den itibaren Elazığ’daki yöneticiler, bu şehrin sanayi şehri olması gerektiğini belirtmişler. 1980’e kadar tarımla ilgili yapılan desteklerin neredeyse tamamına yakını sanayi kurulması için harcanmış. Daha sonra yani 1980’den itibaren yöneticiler, bu şehrin turizm şehri olması gerektiğini belirtmişler. Buna bağlı olarak da turizm ağırlıklı yatırım yapılmaya başlanmış. Bu gelişmelerin ardından yine tarım, sanayi, turizm ekseninde yatırımlar değişkenlik göstermiş. Bu değişkenlik, günümüze kadar devam etmiş. Günümüzde de bu durum devam etmektedir. Yani her zaman bu şehir, ne olması gerektiğine karar veremeyen ve elindeki fırsatları kaçırmış bir şehirdir. Bu bakımdan bütün geçmişe bakacak olursak, aslında Elazığ çok fazla yol kat eden bir şehir değildir. Geçen yazımda halkın yöneticiler üzerindeki gücünden bahsetmiştim. Bu sadece günümüzde oluşan bir sorun değildir. Bu her dönemin sorunudur. İş adamları ve halk, gelen yöneticiler üzerinde bir güç oluşturamamış, bu yüzden de gelen yöneticiler kendi keyifleri doğrultusunda bir yönetim anlayışı benimseyip, şehrin oluşturduğu bütün sistemleri yıkmıştır. Daha sonra yöneticiler koltukları başka kişilere devredince yeni gelen eski gelenin sistemini yıkarak kendi sistemini oluşturmuş ve bu döngü günümüze kadar gelmiştir. Tüm bunlardan dolayı da bu şehir bir türlü sistemini oturtamamış gelen kişilerin heveslerine kurban giderek, geri kalan bir şehir haline gelmiştir.
Bugün geldiğimiz noktada bu şehir ne tarım şehri ne sanayi şehri ne de turizm şehri olmayı başaramamıştır. Geçmişteki bütün fırsatları kaçırmıştır. Bugün çok geri kaldığımız ortadadır. Depremden ve pandemiden dolayı böyle olduğumuzu düşünebilirsiniz. Ancak deprem ve pandemiden önce de şehir aynı geri kalmışlık içerisindeydi. Bugün daha kötü bir çöküş içerisinde… Yöneticiler bu durumu düzeltmek için çabalıyorlar. Ancak bu çabayla 10 değil 20 yıl içerisinde bile bu şehir toparlanamaz. Bu çöküşten çıkmak için çok daha fazla çalışmak ve daha fazla yatırımların ve turizmin gelişmesi gerekiyor. Aksi takdirde dediğim gibi 20 yılda bile bu şehir toparlanamaz.
Elazığ için önemli olan sanayi ve turizmin gelişmesi için neler gerekiyor, biraz bunlardan bahsedeyim. Öncelikle turizm nasıl gelişir, bunu anlatayım. Turizmin gelişmesi için iyi bir tanıtım lazım. Ancak biz tanıtım işini, sadece drone ile yukarıdan görüntü çek, altına güzel bir müzik ve iyi bir seslendirici ekle olarak değerlendiriyoruz. Fakat bu işler eskisi gibi olmuyor. Her ne kadar son teknoloji cihazlarla çekim yapmış olsanız da, insanlar samimiyet görmek istiyorlar. Bu yüzden farklı şehirleri ve ülkeleri dolaşan youtuberlar milyonlar izlenirken, Kültür ve Turizm Müdürlükleri tarafından çekilen videolar en fazla 5-10 bin civarında izleniyor ve etkisi olmuyor. Bir de Kültür ve Turizm Müdürümüz yöresel yemek dergisi çıkartmıştı. İşte bu yüzden kimse yöresel yemeklerimizi bilmiyor. Kendimizi kendimize tanıtıyoruz daha öteye geçemiyoruz. Çünkü artık doğru düzgün yazılı içerikler okunmuyor. Yüzlerce sayfa olan yöresel yemek kitabını kim okusun! Halbuki samimi bir şekilde o yöresel yemeklerin videosu çekilse, o zaman seyirciyle daha iyi etkileşim kurulur ve daha iyi tanıtılmış olur. Yoksa bu şekilde bir arpa boyu yol alamayız. O kadar mükemmel turistik yerlerimiz var. Ama nasıl tanıtacağımızı bilemediğimizden dolayı doğru düzgün turist gelmiyor. Kültür ve Turizm Müdürlüklerine 20-30 yaşındaki youtuberları müdür olarak atayın, sadece Türkiye’ye değil, Dünya’ya bile en iyi tanıtımı yapar. Kaç yaşına gelmiş adamlar bu işi yapmayı bilmiyorlar. Sadece Kültür ve Turizm müdürlükleri için söylemiyorum. Birçok yönetici için de söylüyorum. Nasıl tanıtacağımızı bilmediğimizden dolayı turizm anlamında geri kalıyoruz. Yukarıdaki söylediklerim yapılırsa, turizmin nasıl gelişeceğini hep birlikte görürüz. Yapılmazsa da (bugüne kadar yapılmadı zaten) geri kalan bir şehir olarak hayatımıza devam ederiz.
Sanayi için de şunları söylemek istiyorum. Öncelikle iş adamı yatırım yaptığı zaman bunun karşılığını almak ister ve işini en iyi şekilde yürütebileceği bir alan ister. Yöneticiler, iş adamına öncelikle iyi alan temin etmeli, daha sonra da buraya fabrikayı kurduğu zaman ne gibi avantajları olacağını karşı tarafa iyi anlatmalıdır. Şehrin bu anlamda ne kadar güçlü olduğunu iyi ifade edemezseniz, karşı taraf da yatırım yapmak istemez. Bu yüzden iş adamı buraya yatırım yaptığı takdirde, iş hacmini nasıl büyüteceği ve ne gibi avantajlar yakalayacağı iyi anlatılmalıdır. O zaman yatırımlar artmaya başlar.
Her şeyden önce şunu iyi anlamalıyız. Bu şehir hepimizin ve bu şehri kalkındırmak, geliştirmek için el ele vererek birlik olmalıyız. Aksi takdirde bu şehir için kurduğumuz bütün hayallerimiz boşa gider. Lütfen hayallerimize sahip çıkalım. Çünkü gelecek, hayallerinin peşini bırakmayanlarındır.

YORUMLAR (1)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL